Aladağlar Transı Karalayak- Yedigöller, Hacer Ormanı.. ( 1 – 6 Ağustos 2023 )
- Murat Igcioglu
- Aug 11, 2023
- 7 min read
Updated: Aug 12, 2023

Wikipedia da Aladağları şöyle tanımlar…
Aladağlar, Kayseri-Niğde-Adana illeri arasında bulunan dağ sırası, bitki örtüsü ve hayvan çeşitliliği bakımından zengindir. Bu nedenle dağın 54.524 hektarlık bölümü ilk önce Hacer Ormanı Tabiat Parkı adı altında koruma altına alınmıştır, ardından 1995 yılında biraz daha geniş bir yüzölçümüyle Milli park olarak ilan edilmiştir.
Bu zenginlikteki ve Dağcılar için Türkiyenin en önemli dağlarından olan Aladağlara çıkmak çok öenmli idi.
İTÜ Makina Fakültesinden hocam ve ağabeyimiz Prof. Dr. Ahmet GÜNEY ile üzerinde hep konuştuk. Hocalarım Prof. Dr. Ahmet ARISOY, Prof Dr. Temel BELEK ile 3 kez çıkmışlar Ahmet Ağabeyim. Ve bana tüm güzergahları, dağların özelliklerini anlattı…Bizde ona göre hazırlıklarımızı yaptık ve yola koyulduk.
Katılımcılar.
1 Argun BAYDAN ( Organizatör Grup lideri) 2 Olcay Bul ( Grup Lideri) 3 Murat, 4-Hülya 5 Mustafa, 6 Gürbüz, 7 Nurettin 8 Tülay 9 Yıldız 10 Suzan 11 Esin 12 Batuhan 13 Furkan,
1-.Gün 1 Agust Salı 22.40- 2. Ağustos Çarşamba Karayalak Konaklama
@TrekinTurkey ARGUN BAYDAN tarafından düzenlenen Aladağlar gezimiz için yolculuğumuz Mecidiyeköy Yapıkredi önünde başladı. Salı Saat 22.40 da Minibüsümüze bindik.ve ekibin hepsini toplayarak Ankara Otoyolu ile başlayıp Niğde otobanı üzerinden geçerek Çamardına ulaştık. Bizi Mehmet ŞENOL karşıladı. Mehmet çok özel bir rehber ve Dağcılara her türlü lojistik, konaklama, yiyecek desteği veren bir kişi. @mehmet_senol51
Çamardında güzel bir kahvaltı ( Yerel domates, peynir salatalık ve Simit ile ) sonrası elbette Dondurma …. Hemde Madoda Külahı 120 TL olan dondurmayı sadece ve sadece 10 tl ye yiyerek.. ( ben ikinci kulahı 20 tllik aldım…) Hayatında yediğim ve asla unutulmayacak lezzet Çamardında idi .
Çamardında herkes Dondurmacı.. Tüm ülkemize hatta Avrupaya dondurmacı yetiştirerek gönderiyorlar, Kışın 3.500 olan nüfus yazın 12.000 civarına çıkıyor. Büyük şehirlere ve Turistik bölgelere 6 aylığına göç vererek dondumrma imalatı ve servisleri yapıyorlar. Elbette Amasya elması ve Kirazlarınından da bahsetmek gerek… Giresundan gelen yerleşimciler süreç içinde tonlarca Amasya elması üreterek pazara sunuyorlar. ( Biz sadece Amasyadan geldiğini sanıyorduk)
Elbette Çamardının en önemli özelliği hemen Aladağların yanında olması ve oradan gelen Buzul suları ile vadinin yemyeşil olması..
Çamardında alışverişlerimizi tamamladık ve ilk gün konaklayacağımız Karayalak kamp alanına doğru yola çıktık. Arada Mehmetin bahçesinde Kiraz yeme molasından ardından Demirkazık köyündeki TDF Dağ evine Minibüsümüz ile ulaştık. Bizi Mehmet ŞENOL traktörü ve kamyoneti ile karayalak kampına taşıdı. 2100 metredeki kampta Tuvalet, Duş, ve yemek çadırı vardı. Dışarıdaki sıcaktan ancak kıl çadırın altında oturarak kurtulabiliyorsunuz. Mehmetin oğlu Niyazi de hepimize her türlü yardımı yaptı. Hemen çadırlarımızı kurduk. Çevreyi dolaştık. Ve kampın içinde serbestce dolaşan dağ sincaplarını izlemeye daldık.
Akşam yemeğini Mehmet’in eşi çok özel bir saç kavurma ve Bulgur pilavı pişirdi ..sonra da Karpuz.. Yediğim en güzel yemeklerdendi. Saat 20.00 da çadırlarımızda idik.
2. Gün - 3 Ağustos Perşembe- Yedigöller Konaklama
Sabah 6.30 da kalkarak çadırları topladık. Eşyalarımızı toplayarak Mehmetin org ettiği katırlara teslim ettik. Ve Yolculuğumuza başladır. Sırtımızdaki çantada sadece yedek tişörtler, Güneş kremleri, yedek Giysilerimiz, kahvaltı ve enerji barları, hurma vs. basit yiyecekler. Kafada Baret ve Kask, Üsütümüzde polar veya ceketlerimiz, tişört, dağcı pantalonu, Bileklikli dağ botları ve elbette Batonlarımız…
En Önde Deneyimli Dağcı @olcaybul Olcay BUL, en arkada Artçı Argun BAYDAN. Toplam 13 kişilik ekip Yukarıya doğru Yedigöller Kamp alanını hedefleyerek yürümeye başladık. Hepimizde müthiş bir heyecan vardı.
İlk ulaştığımız yer KAPI denilen bir dar boğaz idi. Buraya gelirken hemen başlayan Çarşak ( genellikle dağlarda, büyük kaya kütlelerinin, duvarların aşağısında bulunan, kaya bloklarından kopmuş, parçalanarak ufalanmış taşlarla örtülü yamaç.) , en üst noktada ÇelikBuyduran ‘a ( Kızıl Kayaya ) kadar devam etti. Yürüyüş parkuru kolay gözükmesine karşın 2100 metre yükseklikten 3460 metre ( zirve) ye çıkılması bizleri oldukça zorladı. Aklimatizayon süreci hepimizin aşırı yorulmasına neden oldu. Ama dağların muazzam ve görkemli görüntüleri beni ve bizleri büyüledi. Gerçekten şimdiye dek böyle güzel bir yapı görmedim. Dimdik kayalar dev oluşumlar her baktığımda gözlerimi ve beynimi zorluyordu. Nasıl bir oluşum nasıl bir yapı .. Olcay uzun uzun bize bu dağların nasıl oluştuğunu anlattı durdu. Arabistan yarımadasının Anadoluyu avrupaya doğru sıkıştırması sonucu Aladağlar Anadolunun tam dikine doğru çok sert ve dik olarak oluşmuş. Tüm Aladağlarda 100 den fazla 3000 metre üzeri zirve var, En yüksek noktası Demirkazık (3757 m), Kaldı (3736 m), Kızılkaya (3771 m), Alaca (3582 m), Eznevit (3550 m) zirveleridir.
Biz Kızılkayanın yanından 3460 metre ile en yüksek zirvemizi yaptık. Burada kısa bir dinlenme ile Yedigöller kamp alanına doğru inişe geçtik. Ben kızıl gezegen ismini taktım . Yüksekler tam bir çöl. Sadece Güneş , Kaya ve toz var… Ancak 2500 den aşağıda yeşilik başlıyor. 2000 den aşağıya ormanlar….
Saat 14.00 gibi Yedigöller Kamp alanına ulaştık. Yaklaşık 10 çadır kuruldu. Ve dinlenmeye geçtik. Suzandan bahsetmeden geçemeyeceğim. Aklimatizasyon süreci uzun sürdü. Ama vazgeçmedi. Bizden 1 saat sonra şimdiye kadar gördüğüm en yüksek Empatiye sahip olan Argun ile birlikte geldiler.
Biz çadırımız kurup decathlondan aldığımız basit ve hafifi sandalyelerimizi kurduk. Olcay oradan hemen atladı. Siz nasıl sandalye getirisiniz. Argun yasaklamıştı. Ben ceza olarak bir tanesine el koyarım demesi ile kan gövdeyi götürecek idi. Biz mesajlarda görmemişiz. Argun Büyük yönetmen sandalyeleri için söylemiş katırlarda yük olmasın diyerek. Sandalyelerimizi paylaşmak zorunda kaldık. Bu da tarihe geçti.
Kamp alanında su var ama Tuvalet , Duş yok… yaklaşık 100’e yakın koyun için orada olan Ahmet ve eşi ve bir bayan .. Kamp alanının nüfusu sadece 3 insan 100 koyun…. Gölün aşağısında ( 3 km ileride ) başka çadırlar da var. Gün boyu kimse geçmedi. Dağ turizmi biraz hafiflemiş.. İstanbul ve Anadoluda sıcaklıklar 40 dereceler de iken biz güneş altında bile kabanla dolaştık. Elbette Güneş sıcak ve yakıcı ama güneş kaybolunca gece sıcaklık neredeyse 2-3 derecelere iniyordu.
Yemeklerimizi kendimiz yapıyoruz. Plato doğusunda Direk dağı önünde Dipsiz Göl, Batısında Kızıl Kaya ve tamamı dağlarla kaplı bir çukur diyebiliriz. Elbette rakım 3100…..
Akşam bir Kavaklıdere Ancyra ile ağzımızı tatlandırdık.
Hemen bazı dostlarımız göle girdiler. Göl kesin 5 derece .. ve buzul suları ile besleniyor. Arkasından Direk Dağında yüzlerce Kuzgundan oluşan bir kuş yapısı var…
Gece yaklaşık 2 ayın en şiddetli rüzgarı çadırlarımızı zorladı. Ben rahat davranıp çadır üstünü bağlamamıştım. Neredeyse Çadırımız üsütümüze yapışacak idi. Ama sabah 8.30 da Rüzgar durdu.
3. Gün - 4 Ağustos Cuma- Yedigöller Konaklama
Olcay 2. Gün sabah 9 de Orta Tepeye bir zirve yürüyüşü düzenledi. 9 kisi katıldı. Diğerleri kampta kebap yapma , Güneşlenme , göle girme ve elbette yatma pozisyonlarını hedeflediler.
Bizim hedefimiz 2 saatlik Uzaklıktaki Orta ( Yumru, Yuvarlak, Kel ) Tepede ZİRVE yapmak idi. 1.45 dakikada vardık. Tepenin arkası. Hacer boğazına bakıyor ve inanılmaz sıra dağlar ile bir manzara vardı. Burada 15 dakika sonraı yakında göle girmek üzere inişe geçtik. Ancak Göl kurumuz.. İklim krizi heryerde kendisini gösteriyor. Buzullarla kaplı Aladağlrda bile birkaç gölün dışında su kalmamış. Çok az kar ve Buzullar var.
Bunun üzerine Olcay rotayı Kampın arkasından Dipsiz göle çevirdi. 2 saatlik yürüyüş ile Dipsiz göle ulaştık ve hemen göle daldık. Buzzz gibi sularda yüzeek refresh olup kampa döndük. Saat 14 gibi kampta idik. Basit bir yemekten sonra tekrar göle gelerek 1 saat daha yüzdük. Hayatımdaki en güzel zamanlardan biri idi. Hiçbir gürültü ve hareket olmadan Direk dağının altındaki göl o kadar güzel ki.. Bunu ancak yaşayarak anlayabilirsiniz.
Direk dağındaki kuşların hareketliliği ise inanılmaz.. Bu çorak ortam da müthiş bir koloni oluşturmuşlar.
Yakındaki, buzula gidip kar yemeyi de ihmal etmedik elbette..
Sonra Kampa dönerek yemeklerimizi hazırladık. Dezresea’yi de ihmal etmeyerek Dailydrink için bir Vinkara Cabernet Savugnion ile Ton Balıklı , Domatesli makarnamızı ve salatamızı bitirdik.
Kamp hayatımızda en önemli olay Çay. Küçük nurgaz kamp tüpleri ile sularımızı kaynatarak çay sürekşi destekçimiz. Günde 1 kere süzme kahvemizi de unutmayalım.. Harika sohbetlerin tüm güzelliklerin en üstünde gelmesi de cabası…
4. Gün - 5 Ağustos Cumartesi- YediGöller Hacer ormanı Trans Yürüyüşü ve akşam Kapuz Şelaleri Konaklama
Sabah 5.30 da kalktık. Hacer Boğazından Hacer Ormanlarına doğru 8 kmlik uzun ve zorlu bir iniş yürüyüşümüz var. Ne kadar erken yol alısak güneşe o kadar az maruz kalırız.
Hemen akşamdan hazırladığımız eşyaları ve topladığımız çadırı katırlara teslim ettik. Katırlar eşyaları Karalayaka oradan da Kamyonet ile Demirkazık köyüne minbüse geri gitti. Minübus akşam konaklayacağımız Kapuz Şelalaerine doğru yola çıktı.
Saat 6.30 Kamptan sırtımızda günlük gereksinimlerimiz ile çantamız, Baret, batonlar ve sırtımızda kabanlarımız veya güneşten koruyacak kollu giyislerimiz ile yola koyulduk. Olcak yine önde Argun en arkamızda… Yol yine bizleri şok edecek güzeliklikler ve muazzam güzllikteki dağların arasında hacer boğazına doğru yola koyulduk. Bogaz yaklaşık 8 km… 3100 den biraz yükseldik. Ve inişimiz tam 2000 metre yükseklikte idi. 2000 metre de Orman başlıyor.
Son 2 km ye kadar normal patikadaki iniş. Son 2 km de Çarşak yapısına dönüştü. Çarşak inişi bizleri biraz zorladı ama hepimiz problemsiz saat 12 de Traktör ile buluşacağımız Hacer Ormanı başlangıcına ulaştık. Bu arada Hülya’nın herkesi ip gibi dizmesi kimsenin gözünden kaçmadı. Biz sonradan öğrendik. Gençlere é arkamdan beni sıkıştırmayın ya geçin yada uzak durun diyerek “ hereksi ip gibi dizmiş arkasında.. Neyse ben köşede bekledim de milleti kurtardım …
Esin de son molamız da1km kalmıştı.. artık tüm hayatımı gözden geçridim ve orada kalmaya karar verdim. Adım atacak halim kalmadı.. derken Argun sen ne yapıyorsun burada sözü ile koşarak aşağıya inmesi de ayrı bir yıllarca anlatılacak anektod olarak tarihe geçti.
Bu arada Olcay ; bir mola vermeyi öğrense idi yürüyüşümüz çok daha kolay olacaktı. Hepimizi zıpkın gibi dağcı yaptı. Koşarak çıktık koşarak indik.. Gerçi küçük adım yürümeyi de öğretmedi değil. Şakası bir yana bizleri çok iyi idare ettiler ve gerek çıkarken gerek inerken hiçbir eksiklik olmadan rahatlıkla ve başarı ile indik. Argun ve Olcay’a tekrar tşk ederiz. Tarihe geçen ikili oldular.
Traktör henüz gelmemişti. Yolun sıcak olması suyumuzu bir çoğumuzun idareli kullanamamasına neden oldu. O yüzden Traktörü beklemeden su İçin 2 km daha yürüdük. Keçileri için kapm kuran köylü kadınların Buzul sularından içtik. Yıkandık. Birbizirimiz suladık. Kısaca tazelendik.
Traktörün arkasındaki romörkte 13 kişi yerleştik. Altımızda küçük bir sünger olmasına karşık 3.15 dakikalık traktör yolculuğu bizi çok yordu fakat inanılmaz bir deneyim idi. Çümkü 24 kmlik dağ yolu yürümekle bitmez.. Traktör de Çömlek kırma deneyimi ne yazık ki başarısız oldu. Herkes sağ salim hiçbir yara almadan yolculuğu bitirdi. Ve böylece tarihe geçirdiğimiz büyük bir test ve deneyim oldu.
Hepimiz şok ve aşırı yorgun olarak Kapuz Şelalerindeki Şahin otele yerleştik. Bir duş alarak doğru lokantaya…
Hemen biralarımızı söyelerek serin ve çağıl çağıl akan buzul sularının yanında 3 günlük yorgunluğumuzu ve açlığımızı bastırmak üzere saç kavurmalarımızı yedik. Sonra Şelaleleri ve köyü dolaştık. Muazam bir güç ve sıulak bölge yüksekten dağın içinden fışkıran şelale buz gibi suyu ile sizi rahatlatıyor.
Akşam yemeğimizde yine Saç Kavurma ve Alabalık eşliğinde isteyen dostlarımız Bira ve Rakı ile taçlandırdılar. ( Elbette bizde )
Bu güzel saatler sonrası mışıl mışıl uyuduk.
5. Gün - 6 Ağustos Pazar - Yahyalı Ziyareti ve İstanbul'a dönüş
Sabah 8 de kalktık ve açık serpme kahvaltı, Bazlama, yerel peynirler, ve bal bizleri mest etti..
9.00 da İst yolculuğu başladı. 1 saat uzaklıktaki Yahyalı dan Peynir, Süt yüzü, süzme yogurt alarak en az 5 kez kahve çay molası vererek Mecidiyeköye saat 11.30 vardık. İncirlide 12 de tüm ekip dağılmış oldu.
Son söz;
Aldağlar çok ama çok özel bir yer, Dağcılar Dağları sevenlerin mutlaka gitmesi gerekn bir yer, Gezmeyi seviyorsanız da Çamardı, Hacer boğazı ve Ormanları, Kapuz Şelaleleri de mutlaka görülmesi gereken yerler,
Ekibimiz şimdiye kadar gördüğü en uyumlu en kültürlü, ve en sevecen ekip idi. Herkes Empatisi maximum noktada, saygı ve sevgi dolu insanlardır. Ben ayrı ayı hepinizi yürekten kutlarım.
Elbette Ömrüm boyunca bahsedeceğim bu gezideki emekleri ve bizleri buluşturan Argun BAYDAN ve Olcay BUL sizlere bir kez daha teşekkür eder, size minnettar olduğumuzu yinelerim.
Murat İĞCİOĞLU
08 Ağustos 2023




















































































































































Üstadım renk kattınız ben çok teşekkür ederim. Argun 🙂